Göz Sağlığı ve Hastalıkları

Göz Sağlığı ve Hastalıkları branşının belli başlı ilgi alanları şunlardır:

  • Göz estetiği
  • Görme bozuklukları
  • Katarakt
  • Glokom
  • Retina Hastalıkları
  • Kornea hastalıkları
  • Göz tümörleri

Göz Estetiği

Göz Kapağı Düşüklüğü

Üst göz kapağının düşük olmasına pitozis denmektedir. Kapak düşüklüğü hem yeni doğan bebeklerde, hem de erişkin ve yaşlılarda görülebilir.

Göz kapağı düşüklüğünün nedenleri şunlardır:

  • Göz kapağını yukarıda tutan sinirdeki problemler
  • Göz kapağı kasındaki kusurlar (doğuştan kapak düşüklüğü olanlarda bu kas az gelişmiştir)
  • Yaşlanma
  • Geçirilmiş göz ameliyatları

Göz kapağı düşüklüğünün tedavisi cerrahi yöntemlerle yapılmaktadır.

Yaşa Bağlı Göz Kapağı Değişiklikleri

Yaşlanma ile kaş ve göz kapaklarında düşme, alt göz kapağında içe veya dışa dönme, göz çevresinde torbalanmalar veya çöküklükler ile kırışıklıklar oluşur.

Bu değişiklikler sadece yaşlanma ile değil, daha genç olan kişilerde de ailesel olarak da görülebilmektedir.

Kapak çevresindeki değişiklikler kişiye mutsuz, yorgun, uykulu ve yaşlı bir görünüm verir.

Problemin çeşidine göre tedavi şekli belirlenir.

Gözaltı Torbaları

Gözaltı torbalarının oluşumunda en önemli sebep genetik yatkınlıktır.  Gözaltı torbaları kişiye olduğundan daha yaşlı ve yorgun bir görünüm verir. Tedavileri fazlalık olan yağ dokularının alınması ya da yerleşim yerlerinin değiştirilmesidir.

Doğuştan Gözün Küçük Olması veya Yokluğu

Gözün büyüklüğü ve varlığı göz çevresindeki dokuların gelişimini sağladığı için gözün gelişmemiş olduğu durumda göz kapakları, göz çevresindeki yumuşak dokular ve kemik çerçeve yeterli büyüklüğe ulaşmaz. Cerrahi müdahale ile tedavi yapılır.

Görme Bozuklukları

Göz fotoğraf makinasına benzeyen optik bir sistemdir. Dışarıdan gelen ışık ve görüntüler kornea ve lens tabakasında kırılarak retina üzerindeki görme noktasına ulaşırlar. Normal bir gözde dışarıdan gelen ışınlar kornea ve lenste kırılarak görme merkezine düşerek net görüntü oluştururlar. Bazı durumlarda ise kornea, lens ve gözün yapısına bağlı olarak, görüntüler retina üzerine net olarak oluşmayabilir.

  • Miyopi

Uzağı net görememe olarak tanımlanan miyopi,  göze gelen ışınların ağ tabakanın önünde odaklanmasının sonucudur. Yapısal bir özelliktir ve genetik geçişi sıktır. Genelde okul çağında başlar ve büyüme süreci devam ettikçe artış gösterir.

  • Hipermetropi

Genel olarak yakını iyi görememedir. Yapısal ve kalıtsal özellikler hipermetropun en sık sebebidir. Tedavi edilmeyen hipermetropi çocuklarda göz tembelliği riskini arttırır. Bu nedenle okul çağı öncesi tüm çocukların göz muayenesi olması gereklidir.

  • Astigmatizma

Astigmatizma her mesafede bulanık görme yapan bir göz rahatsızlığıdır. Yapısal olabileceği gibi kornea tabasında değişime yol açabilen dejeneretif hastalıklar, enfeksiyonlar ve travmalar sonucu da oluşabilmektedir.

Katarakt

Katarakt gözün içindeki lensin saydamlığını kaybederek matlaşmasıdır. Lensin saydamlığını kaybetmesi bir perde etkisi yaparak, göze gelen ışınların sinir tabakasına geçmesini önler. Bunun sonucunda görmede azalma başlar.

Katarakt çoğunlukla aşağıdaki durumlarda görülür:

  • Şeker hastalarında
  • Yeni doğan bebeklerde
  • Göze alınan fiziksel darbeler sonrasında
  • Uzun süreli kortizonlu ilaç kullananlarda

Katarakt görmede azalmanın yansıra geceleri haleler görme, aşırı parlama, ışığa hassasiyet ve çift görme gibi şikayetlerde yol açabilir.

Katarakt Nasıl Tedavi Edilir?

Kataraktın tek tedavisi cerrahidir. Fako tekniğinde göze çok küçük bir kesiden girilerek, ultrason enerjisi sayesinde katarakt parçalanıp emilip ve temizlenir. Fako cihazı sayesinde ameliyat süresi kısa ve operasyon dikişsiz, güvenlidir. Bu yöntem sayesinde ameliyat sonrası iyileşme çok hızlı olmaktadır.
Fako yönteminde katarakt temizlendikten sonra hastanın doğal merceği yerine özel bir maddeden yapılmış yapay bir mercek yerleştirilmektedir. Bu mercekler uzak, yakın, orta mesafe ve astigmat görme sorunlarını ortadan kaldırabilecek özellikte de üretilebilmektedir.

Glokom ( Göz Tansiyonu)

Göz içi basıncını artması sonucu görme sinirine hasar oluşarak görme alanı kaybına neden olan bir hastalıktır. Buna bağlı olarak kişinin görme alanı yavaş yavaş daralır Farkına varılmaz ve tedavi edilmezse kalıcı olarak körlüğü kadar gidebilir.

Göz tansiyonu erken dönemde genellikle bir belirti vermez. Göz tansiyonunun nadir görülen türünde bulantı, kusma, ağrı, görme bulanıklığı olabilir. Erken teşhis ile glokomun ilerlemesi durdurulabilir.

Glokom hastalığıyla ilgili önemli bir nokta oluşan hasarın tedaviyle sadece durdurulabileceğidir. Oluşan göz siniri hasarı kalıcıdır. Tanı için detaylı göz muayenesi gereklidir.

Glokom riskini artıran faktörler şunlardır:

  • Ailede glokom öyküsü
  • İlerleyen yaş
  • Şeker ve guatr hastalığı
  • Yüksek tansiyon
  • Kansızlık
  • Migren
  • Miyopi
  • Uzun süreli kortizon tedavisi
  • Göz yaralanmaları
  • Sigara

Glokom (Göz Tansiyonu) Tedavisi

Tedaviye başlarken göz tansiyonunun durumu, ne kadar hasar vermiş olduğu gibi çok çeşitli faktörler değerlendirilir. İlaç tedavisi, lazer ya da cerrahi girişim gibi seçeneklerden uygun olanı ile tedaviye başlanır.
Glokomun tedavisi üç şekilde yapılabilir.

  • İlaç tedavisi

Glokomun ilaç tedavisinde kullanılan birçok damla mevcuttur. Bu damlalar ya gözdeki sıvının üretimini kısarak ya da çıkışını arttırarak göz içi basıncını düşürürler. Belirli aralıklarla düzenli olarak ve hayat boyu kullanılırlar. İlaç tedavisine rağmen görme kaybı artıyor ve göz tansiyonu düşmüyorsa diğer tedavi yöntemlerine başvurulur.

  • Lazer Tedavisi

Glokomda pek çok amaçla lazer işlemi uygulanabilir. Akut glokom krizinde zamanında yapılan lazer işlemi çok faydalıdır.

  • Cerrahi Tedavi

Ameliyatla, gözün beyaz kısmında bir delik açılır. Dışarıdan görünmeyecek kadar küçük olan bu delikle, gözün içerisindeki fazla sıvı tahliye edilir. Ameliyat sonrası çoğunlukla glokom hastalığı ortadan kalkar.

Retina Hastalıkları

Retina, göz küresinin arka duvarını bir duvar kağıdı gibi kaplayan ve görme hücrelerinden oluşan ağ tabakasıdır; en içte yer alan tabakadır. Üzerinde görme hücreleri bulunur. Görme olayının %95 lik kısmı, retinanın merkezindeki sarı noktada oluşur.

Retinada oluşan hastalıklar doğrudan görme duyumuzu tehdit eder. Retina hastalıklarında en sık şu belirtiler görülür:

  • Ani ya da yavaş görme kaybı
  • Kırık ya da eğri görme
  • Işık çakmaları
  • Göz önünde uçuşan koyu cisimler
  • Görüşün perdelenmesi
  • Gelip geçici ve kısa süreli görme kaybı

Retina hastalıklarına aşağıdaki hastalıklar örnek verilebilir:

  • Şeker ve hipertansiyon hastalığına bağlı kanamalar
  • Retina damar tıkanmaları
  • Retina dekolmanları / yırtıkları
  • Sarı nokta hastalığı
  • Diyebetik
  • Doğumsal retina hastalıkları
  • Retina ödemi
  • Göz içine giren yabancı cisimler
  • Makula delikleri
  • Vitreoretinal yüzey bozuklukları
  • Retina tümörleri

Retina Kanamaları

Göz küresinin içini dolduran,  jel yapısındaki şeffaf sıvıya vitreus denir. Diyabet, hipertansiyon, travma gibi hastalıklar sonucunda vitreus içine kanama olabilir. Vitreusun içinin kanla dolması hem hastanın görmesini engeller, hem de hekimin göz içi kanamasına yol açan retinadaki nedeni saptamasına izin vermez.

Vitreus içi kanama gelişen hastalarda genelde ani görme kaybı olur. Hafif vitreus içi kanamalarda hastalar uçuşan cisim görmekten ya da kurum yağması benzeri görüntüden bahsederler. Yapılacak görme keskinliği testinden sonra lens yardımıyla arka segment incelemesi yapılmaya çalışılır; kanamadan dolayı zorlanıldığı durumlarda ultrasonografiden faydalanılır.

 Retina kanamalarının nedenler:

  • Şeker hastalığı
  • Yüksek tansiyon
  • Retina Dekolmanı: Retinada oluşan yırtık veya delikler yüzünden gelişir. En sık, yüksek miyop hastalarında görülür. Orta yaş ve üzerinde daha sık olmak üzere her yaşta ortaya çıkabilir.

Retina Kanamaları Nasıl Tedavi Edilir?

Travma ya da retina dekolmanı sebep olmadığı takdirde vitreus kanaması öncelikle kendiliğinden emilebilme olasılığı nedeniyle bir süre tedavi etmeden beklenir. Bu dönemde hastanın bol su içmesi ve dik yastıkta yatması önerilir. Ancak kanamanın azalmadığı durumlarda, vitreus kanamasını tedavi etmek için cerrahi gerekir. Vitreusun temizlenmesini sağlayan bu işleme pars plana vitrektomi adı verilir.

Retina Dekolmanı ve Yırtıkları

Retina yırtığı en sık olarak yüksek miyoplarda, göz küresinin büyümesine bağlı olarak retina tabakasının incelmesi sonucu ortaya çıkar. Bununla birlikte travma ya da ağır yük kaldırma sonrasında kusuru olmayan gözlerde de retina yırtığı gelişebilir. Geçirilmiş retina enfeksiyonlarından sonra ve bazı dejeneretif retina hastalıklarından sonra da retinada incelme olabilir ve sonrasında bu bölgelerden retina yırtığı gelişebilir.

Retina gözün içini kaplayan vitreus jeli ile temas halindedir. Sağlıklı bir gözde vitreus homojendir, jel kıvamındadır ve retinayı destekler. Vitreusun zamanla yaşlanması sonucu bu jel yapının kıvamı değişir, sıvılaşır. Sıvılaşan göz içi jeli, retinayı destekleyici özelliğini kaybeder ve yapışık olduğu retina tabakasından ayrılır. Bu ayrılmaya arka vitreus dekolmanı denir. Bu ayrışan vitreus jeli göz hareketleri ile gözün içinde dalgalanır ve hastalar tarafından uçuşan siyah lekeler ya da tüller olarak ifade edilir.

Göz içi jeli retinadan ayrılırken çekintiler oluşturur. Bu çekintiler sonucu retinada oluşan mekanik uyarı hasta tarafından ışık çakmaları ya da şimşek çakmaları olarak algılanır. Bu çekintiler incelmiş retinada yırtılmalara sebep olabilir. Yırtılan retina tabakası bir damar üzerinden geçiyorsa göz içine bir kanama olabilir.  Retinada oluşan yırtığın içine sıvılaşmış göz içi jelinin girerek, retinanın sinir tabakasının altında yapışık olduğu tabakadan ayrılması ile retina dekolmanı oluşur. Altındaki dokudan ayrılan retina bölgesinin görme fonksiyonu azalır.

Retina dekolmanı gelişmemiş retina yırtıkları argon lazerle çevrelenerek içeri sıvı sızması önlenir.

Retina dekolmanı körlüğe kadar ilerleyebilecek bir hastalıktır, tedavisi acildir ve tek tedavisi cerrahidir. Bu durumda vitrektomi tekniği ile vitreus jeli temizlenir ve gözün içi özel tampon maddeleri ile (genişleyen gaz ya da silikon yağı) doldurulur.

Retina Damar Tıkanmaları

Retina damar tıkanıklıkları diyabetten sonra retinanın damar hastalıkları arasında ikinci sırada yer alır. Esas problem, retina damarlarının duvarında oluşan hasardır. Sıklıkla 50-60 yaş arasında görülür. Hastalar genelde ani ağrısız görme kaybı şikayeti ile başvururlar.

Ani, ağrısız ve geçemeyen görme kaybı ile kendini belli eder. Hastalığın tuttuğu damara bağlı olarak görmede minimal bir azalma olabileceği gibi çok ciddi görme kayıplarıyla da karşımıza çıkabilir.

Retina damar tıkanıklığını oluşumunda rol oynayan risk faktörleri şunlardır:

  • Yaşlanma
  • Sigara kullanımı
  • Yüksek tansiyon ve şeker hastalığı
  • Glokom (göz içi basınç artışı)

Eğer retina toplardamarının bir bölümü tıkanmışsa ve görme merkezinde sıvı toplanması varsa lazer, göz içine kortizon tedavisi uygulanır.

Sarı Nokta Hastalığı

Yaşlanma sonucu retinadaki sarı noktanın bozulması ve görmenin azalmasıdır.

Hasta, düz çizgileri kırık olarak görür. Baktığı noktayı göremez, çevresini ise görebilir. Yakın görme, okuma en çok etkilenir.

Sigara içenlerde kesinlikle daha sık görülür. En çok 70 yaş üzerinde gelişir ama risk 55 yaşın üzerinde başlar.

İki türü vardır: Kuru tip, Islak tip.

  • Kuru tipte, kılcal damarlar sağlamdır, kanama yoktur. Görme azalır ama  körlük olmaz.
  • Islak tipte kılcal damarlar kırılgandır ve kanama vardır. Körlük riski vardır. Islak tip tedavisinde argon lazer, fotodinamik tedavi ve göz içi enjeksiyonları kullanılır.

Sarı Nokta Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

Kuru tip tedavisi ağızdan alınan destek ilaçlarıyla yapılır. Islak tip tedavisinde argon lazer, fotodinamik tedavi ve göz içi enjeksiyonları kullanılır.

Fotodinamik tedavide, retinada kanama yapan kılcal damarlar hastanın koluna yapılan bir iğneyle verilen özel bir ilaçla boyanır ve boyalı yere yapılan lazer ile hastalıklı bölge yok edilir.

Göz içi enjeksiyonlarında anti-VEGF isimli ilaçlar kullanılır. Enjeksiyon uygulaması hasta açısından kolay ve ağrısızdır. Göz içi enjeksiyonlar, bir ay arayla 3 kez yapılır.

Görmesi azalan hastalara LVA isimli özel gözlüklerle de büyük ölçüde yardımcı olunabilir. Hastaların çoğu, bu gözlüklerle rahat biçimde gazete okuyabilir hale gelirler.

Sarı nokta hastalarının 4 ayda bir muayene edilmeleri gereklidir.

Diyabetik Retinopati

Şeker hastalığına bağlı körlüğün en sık görülen nedenidir. Diyabet, gözün özellikle sinir tabakasını (retina veya ağ tabaka) ve bu tabakadaki kılcal damarları etkileyerek çalışmasını bozmakta ve görme kayıplarına yol açmaktadır. Şeker hastalığına bağlı retina bozukluklarına diyabetik retinopati adı verilmektedir.

Kornea Hastalıkları

Kornea, gözün en ön kısmında yer alan, ışığı odaklama ve gözü dış etkenlerden koruma görevine sahip, görme işlevinde büyük rolü olan, gözün eğimli saydam tabakasıdır ve gözün en önemli kırıcı merceğidir. Korneanın saydamlığı birçok hastalık tarafından bozulabilir. Bu hastalıklar doğuştan, genetik kökenli veya mikrobik olabilir

Keratit

Korneanın iltihaplanması durumuna keratit adı verilir. Saydam olan kornea dokusu keratit nedeniyle bulanıklaşabilir, incelebilir hatta delinebilir.
Keratit bakteri, virüs, mantar ya da romatizma kaynaklı olabilir.

Keratit gözde ağrı, batma, kızarıklık, görmede bulanıklık ve gözde beyaz leke belirtileri ile ortaya çıkar.

Bakteri Keratiti

Hijyenik koşullara uymadan kontakt lens kullanımı, göz operasyonları, göz yüzeyi travmaları ( göze kum kaçması vb.) bakteri keratitinin başlıca oluşum nedenleridir.

Sıklıkla antibiyotikli damlalarla ve ayaktan tedavi edilir

Virus Keratiti

En sık görülen virüs keratitleri Herpes keratiti ve adenovirus keratitidir

  • Adenovirus Keratiti:  Yoğun çapaklanma ve göz kızarıklığını takiben ortaya çıkmaktadır. Korneadaki lekelerin tedavisi aylarca süren uzun bir tedavi sürecini gerektirebilir.
  • Herpes (göz uçuğu) Keratiti: Herpes virüsü, uçuk virüsü olarak da bilinir.. Bazı kişilerde uçuk dudaklarda çıkarken herpes keratitinde gözün kornea tabakasında çıkar. Göz uçuğu tekrarlayabilir ve her tekrarda korneada leke bırakarak iyileşir. Görüşün azalmasına neden olur. Tedavide antiviral ilaçlar ve damlalar kullanılır. Herpes keratitinin neden olduğu kornea bulanıklığı görmeyi azaltacak seviyeye geldiğinde kornea nakli ile tedavi edilir.

Mantar Keratiti

Antifungal ilaçlarla ve uzun sürede tedavi edilir. Kornea merkezinde görmeyi azaltacak seviyede leke bırakan mantar keratitleri de kornea nakli  ile tedavi edilir.

Keratokonus

Korneanın, ilerleyici incelme ve sivrileşmesiyle görülen hastalığıdır; yani korneadaki şekil bozukluğudur.

Hastalığın birçok nedeni olup çoğunlukla genetik yatkınlık söz konusudur. Alerjik göz rahatsızlıklarında, gözün sıkça ovalanması, miyop, astigmat kırma kusurları hastalığa zemin hazırlar.

Keratokonus sinsice ilerleyen bir hastalıktır ve rutin göz muayenesinde ortaya çıkmaz.

 Keratokonus Nasıl Tedavi Edilir?

  • Kontakt lens kullanımı
  • Kornea İçi Halka Tedavisi  Hasta kontakt lens kullanımına uygun değil ve hastalığın ileri döneminde değil ise kornea içi halka uygulaması yapılabilir. Damla anestezisi altında hastanın kornea içine lazer yardımıyla korneal kanallar oluşturulur. Oluşturulan kanallara, özel halkalar yerleştirilir. Yerleştirilen bu halkalar sayesinde mevcut refraksiyon bir miktar azalarak daha iyi bir görüş elde edilir ve bunun yanı sıra yerleştirilen halkalar, kornea şeklini düzelterek gözlük veya kontakt lens kullanımı gerektiği takdirde daha iyi ortam hazırlar. Gerektiği takdirde halkalar çıkarılabilir.
  • Kornea Nakli Keratokonusun en ileri döneminde son tedavi seçeneği kornea naklidir.

 

Kuru Göz Sendromu

  • Gözyaşı eksikliğine bağlı gelişen göz kuruluğundan kaynaklanır. Belirtileri gözde batma, kızarıklık ve sürekli yabancı cisim hissidir.

Kornea Abrazyonu

Epiteldeki bir yaralanmadır (çizik, sıyrılma veya kesik). Abrazyonlar genellikle tırnakla, kağıtla, makyaj fırçalarıyla çizme; ağaç veya çalı dalıyla sıyrılma ve gözün ovuşturulmasından kaynaklanır. Göz kuruluğu gibi bazı göz hastalıkları abrazyon olasılığını artırır. Belirtileri şunlardır:

  • Göze bir şey kaçması hissi;
  • Gözde ağrı ve acı
  • Göz kızarıklığı
  • Işığa hassasiyet
  • Göz yaşarması
  • Bulanık görüş

Korneadaki bir abrazyonu saptamak için florasin adlı özel bir boya kullanır. Tedavide;

  • Göz kırpmayla yaranın tahriş edilmesini önlemek için yaralanan gözün kapatılması
  • Göz kapağı ile abrazyon arasında rahatlatıcı bir tabaka oluşturmak amacıyla, göze kayganlaştırıcı göz damlası veya merhem uygulanması,
  • Enfeksiyonu önlemek amacıyla antibiyotik kullanımı
  • Ağrıyı hafifletmek için göz bebeğinin büyütülmesi
  • İyileşmeye yardımcı olacak özel bir kontakt lens kullanımı

yöntemleri uygulanır.

Kornea Erezyonu

Kornea erozyonu, korneanın yüzey katmanının alttaki dokuya zayıf bağlanmasından kaynaklanır.

Kornea erozyonunun belirtileri şunlardır:

  • Göze bir şey kaçması hissi
  • Gözde ağrı ve acı
  • Göz kızarıklığı
  • Işığa hassasiyet
  • Göz yaşarması
  • Bulanık görüş

Tedavi, kornea abrazyonuyla aynıdır; ancak buna ek olarak tuz çözeltili göz damlası veya merhem de uygulanır. Kornea erozyonu tekrar ederse, zarar gören epitelin çıkarılması, lazer kullanarak küçük bir kornea hücresi tabakasının çıkarılması ya da üst kornea hücresi tabakasıyla alttaki kornea tabakası arasında daha güçlü bağ oluşumunu desteklemek amacıyla, kornea yüzeyinde küçük delikler oluşturulmasını yöntemleri ek olarak uygulanır.

Göz Tümörleri

Göz bebeğinde beyaz yansıma görüldüğünde, gözün renkli kısmında ( iris) renk değişikliği geliştiğinde ve nedensiz olarak görmenin azaldığı durumlarda göz tümörleri yönünden inceleme yapılması gerekmektir.

Ayrıca göz kapaklarında, gözün ön kısmında büyüme gösteren kitlelerden teşhis koyma amacıyla gerekirse biopsi yapılmalıdır. Göz tümörlerinin tipine, yerleşim yerine ve hastanın yaşına göre kriyoterapi, radyoterapi, monoklonal antikorlar, laser veya cerrahi tedavi uygulanabilmektedir.

Göz tümörlerinde aile öyküsü önemlidir.

Retinoblastom

Bebeklik ve çocuklukta görülen bir tümördür. Genellikle tek ya da her iki gözde gözbebeğinin beyaz görünmesi ile kendini belli eder. Çocuğun gözlerinde şaşılığa yol açması bir başka belirtisidir. Tedavide kemoterapi, enükleasyon (gözün ameliyatla alınması), radyoterapi (ışın ya da radyoaktif plak tedavisi), laser, kriyo (dondurma) seçenekleri mevcuttur.

Uveal Melanoma

Genellikle 55-60 yaşlarda ortaya çıkarlar, Ortaya çıkış şekli iris üzerinde görülebilir bir leke veya bir gözde iris renginde değişiklik olmasıdır. Arka yerleşimliler görme bozukluğu sinek uçuşmalarına yol açabilir. Bazen rutin göz muayenesinde tesadüfi olarak saptanırlar. Tedavide cerrahi ve plak radyoterapi uygulanabilir.

Gözün Metastatik Tümörleri  

Vücudun başka bir organından kaynağını almış tümörlerin göze yayılımıdır. En sık olarak görme bozukluğu ile kendilerini belli ederler. Kadınlarda meme, erkeklerde akciğer kanseri göze en sık yayılım yapan kanser türleridir.

Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?